Antrenörüm Benim için Yeterli ve Alanında Uzman mı?
Spor ya da egzersiz yaparken bir antrenör ile çalışıyorsak şüphesizki ilk sorgulayacağımız şeyin; Antrenörümüzün bizim için uygun çalışma programını seçip seçmemesi olmalıdır. Peki bunu biz nasıl anlayacağız? Bunları anlamak için illa bir antrenörlük eğitimi almamız yada BESYO okumamız mı gerekir?
Cevap tabiki hayır! Bu çok paranoyak bir davranış olurdu. Bunun tam tersi ise yani direkt olarak %100 güvende aşırı saflık olur. Kontrollü güven her zaman daha iyidir. Bakkaldan ya da manavdan aldığınız şeyleri seçebiliyorsanız, hayatınızda önemli bir değişiklik yaratacak insanı seçmeniz çok daha önemlidir. Zira şunu unutmayın ki size uygun olmayan bir antreman programı ya da egzersiz açısını yanlış yapmanız şimdi olmasa bile bir iki dönem sonra size sağlık problemi olarak geri dönecektir.
Diyelim ki basen probleminiz var ve sizde kalem gibi düzgün ve güzel bacaklara sahip olmak istiyorsunuz. Bir spor salonuna gidip derdinizi anlattınız. Size kendini profesyonel olarak tanıtan antrenörünüz kısa bir sürede size bir program yazdı ve elinize tutuşturup hareketleri gösterdi. Siz de bu programa itaat edip düşlediğiniz bacaklara kavuşacağınız günü beklediniz.

Eğer istediğiniz fitness güzeli gibi görünmek değil ise ikinci resimdeki bacakların sahibini itici bulabilirsiniz ya da tam tersini düşünürsek ilk resimdeki voleybolcu bayanın bacakları size yetersiz gelecektir. Peki hangisi doğru?
Siz hangisini istiyorsanız doğru olan bacak odur. Fakat iki bayanında yaptığı antremanlar ciddi manada farklılık gösterir. Doğru dizayn edilmeyen bir programda istenmeyen sonuclar elde etmek çok normaldir.
Benim en çok rastladığım program hatası ise ki bu da sizin dikkatinizi çekmiştir. Kocaman pozu ve göğüslere sahip abilerimizin bacaklarının bir kız çocuğunun bacak kalınlığınında olmasıdır :D Tabi hiper lordozları da unutmamak gerekir. Güzel bir kalçaya sahip olmak için ya da daha ağır kaldıra bilmek için düzgün bir bel yapısına sahip kişileri yanlış açılarla çalıştırıp hiper lordoz yapmaktalar.

Resimde gördüğümüz kişinin yanlış antreman sonucu beli neredeyse ikiye katlanmış. İlk ve en büyük hata bu hareketi gösteren antrenörün ona uygun açıları anlatmamış olmasıdır. İkinci hata ise kas geliştirmek uğruna kişinin körü körüne antrenörüne bağlanmış olmasıdır.
DOĞRU ANTRENÖRÜN SEÇİMİ
Öncelikle iyi bir antrenör sizin ile yakından ilgilenirken hastalık geçmişinizi, spor geçmişinizi, diyet geçmişinizi ve yaşam tarzınızı didik didik eder. Normal beslenme düzeninizin ne olduğunu nerelerde hata yaptığınızı ince ince not eder. Sonra size bazı testler uygular. Bunların en geneli herkes tarafından bilinen elektronik tartım cihazları ile kas-kütle, yağ ölçümü gibi sonuçları alır. Buraya kadar hemen herkes bunları yapar.
İyi bir antrenör iyi bir gözlemcidir. Bu tartımdan sonra sizi önce grid chart önünde postür analizinizi çıkarır ve not tutar önden yandan ve arkadan olma üzere üç farklı açıdan vücudunuz teste tabi tutulur. Ama yetmez!!!! Herseyden önce egzersiz yapma amacınızı öğrenmelidir daha sonra sizi efor testine tabi tutmalıdır. Bunun için iki yöntem vardır birinci yöntem kardiaktik efor test cihazıdır ki bu sadece bir kaç profesyonel klüpte vardır. İkinci yöntem; öncelikle ya koşu bandında ya da dışarda koşmaya çıkartır. Her iki dakikada bir nabız hızınızı not eder ta ki siz hem koşup hem konuşamayacak seviyeye gelene kadar. Bu seviyedeki hızınızı not eder.
Bu kadar ölçüm size program yazmasına yeter mi? HAYIR!!!
Peki daha ne kaldı? Maksimum kaldırabildiğiniz ağırlık seviyelerinin not edilmesi kaldı tabi ve birde dinlenik nabzınızın belirlenmesi. Bar ile squat yaparken en çok kaldırabildiğiniz ağırlık not edilir, kaldırabildiği maksimum dambıll ağırlını bulabilmek için dumbell chest press ve dumbell shoulder press hareketlerini yaptırır maksimum ağırlığı not eder. Maksimum ağırlık hareketi en fazla bir kere yapabildiğiniz ağırlıktır.
Bitmedi ki; sizden dinlenik nabzınızı öğrenmeye çalışır. Bunun için bir kaç gün boyunca sabah herhangi bir uyarıcı olmadan (alarm, birinin dürtmesi, korkulu bir rüyadan uyanmak, korkutarak kaldırmak) uyandığınız gün yatakta doğrulup ayaklarınızı yere bastırmadan nabzınızı ölçmeniz gerekir. Ölçmüş olduğunuz nabız sizin tam dinlenme halinizdeki nabızdır.
Bütün bunları yapan antrenör; bütün bu etkenleri göz önüne alarak size program yazar. Bir programın yazılması ortalama bir hafta en az 3 gün sürer.
Programınızı hazırladıktan sonra size anlatırken muhakkak antrenörünüze o programı hangi prensibe göre yazdığını sorun. Ukala olmak için değil öğrenmek için sorun. Sizin hedefinize ulaşmanız için nasıl bir plan yaptığını öğrenin. Eğer özel çalışıyorsanız nasıl bir beslenme programı uygulamanız gerektiğinide en ince detayına kadar size anlatmalıdır. Herkes sırf ot yiyerek zayıflayamaz (fil de ot oburdur unutmayalım) ya da her insan et yiyerek kas kazanamaz (Ringo (vahşi köpek türü) da et oburdur fakat bir aslana benzemez).
Şimdi oldu mu? HAYIR BİTMEDİ BİRAZ DAHA!!
Size hazırladığı programın hareketlerini anlatırken vücudunuzun açılarını da anlatmalıdır. Yapacağınız her hareketin toplamda kaç saniye tutacağını, her bir setin kaç dk sürmesi gerektiğini ve her bir set arasının ne kadar süreceğini anlatmalıdır. Açma germe hareketlerinin önemini vurgulamalı ve vücudunuzu esnetmenin önemini anlatmalıdır. En önemlisi postürünüze uygun esneme hareketlerini belirlemelidir.
SEVGİLİ ROMALILAR VATANDAŞLARIM :)
Bir antrenör pozitif olmalıdır. Sizi motive etmelidir. En kötü gününüzde bile sizin ile işi bittiğinde kendinizi, herşeyi yapabileceğinizi hissetmenizi sağlamalıdır. İşte bu adam ya da kadın mesleğine aşık iyi bir antrenördür. gerisi yalan dolan ve hırsızlıktır. :D
Saygı, sevgi ve Benimle kalın
Yorumlar
Yorum Gönder